81 İl Türkiye Rehberi

Antalya - Tarihçesi

Antalya, Türkiye’nin güneybatısında Akdeniz kıyısında yer alan ve tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış köklü bir şehirdir. Coğrafi konumu, doğal limanı ve iklimi sayesinde tarih boyunca stratejik öneme sahip olmuş; ticaret, kültür, sanat ve siyasi açıdan zengin bir miras oluşturmuştur. Antalya’nın tarihi, Paleolitik Çağ’dan başlayıp günümüze kadar uzanan geniş bir zaman dilimini kapsar.

Prehistorik Dönemler ve İlk Yerleşimler

Antalya ve çevresi, Türkiye’nin en eski yerleşim alanlarından biri olarak kabul edilir. Bölgedeki mağara ve açık hava yerleşimlerinde bulunan arkeolojik buluntular, Paleolitik Çağ’a (yaklaşık 2,5 milyon - 10.000 yıl önce) kadar uzanan insan etkinliklerini ortaya koymaktadır. Örneğin, Karain Mağarası, bölgedeki en önemli tarih öncesi yerleşimlerden biridir ve insanlık tarihinin erken dönemlerine ışık tutar. Burada bulunan aletler, kemik ve diğer kalıntılar, bölgenin tarih boyunca sürekli yerleşim gördüğünü göstermektedir.

Neolitik Çağ’a (yaklaşık MÖ 10.000 - 6.000) gelindiğinde, Antalya ve çevresi tarım ve hayvancılıkla uğraşan yerleşimlerin geliştiği bir bölge olmuştur. Bu döneme ait buluntular, yerleşik hayatın ve toplumsal yapıların gelişimini göstermektedir.

Antik Dönemde Antalya ve Bölgesinin Önemi

Antalya’nın şehir olarak tarihi, MÖ 2. yüzyıla dayanmaktadır. Bölge, tarih boyunca Likya, Pamfilya ve Pisidya gibi farklı coğrafi ve siyasi bölgelerin kesişim noktasında yer almıştır. Şehrin adı, Antalyalıların ve tarihçilerin aktardığına göre, MÖ 2. yüzyılda Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulan ve kendi ismini verdiği “Attaleia” adlı kentten gelmektedir.

Likya ve Pamfilya Dönemi

Antalya bölgesi, antik çağlarda Likya ve Pamfilya bölgelerinin sınırında bulunması nedeniyle, bu iki kültür ve siyasi yapının etkisi altında kalmıştır. Likya’nın deniz ticareti ve güçlü şehir devletleri geleneği, Antalya’nın erken dönem gelişiminde etkili olmuştur. Pamfilya ise özellikle deniz ticareti ve denizcilikte öne çıkmış, sahil boyunca birçok önemli liman ve yerleşim kurmuştur.

Helenistik Dönem

MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender’in doğuya doğru seferleri ve ölümünden sonra kurulan Helenistik krallıklar, Antalya’yı da etkilemiştir. Bergama Krallığı (Pergamon) döneminde şehir, Akdeniz kıyılarında önemli bir liman olarak gelişmiş, ticaret ve kültür merkezi olmuştur.

Roma Dönemi

MÖ 2. yüzyıldan itibaren Roma Cumhuriyeti ve sonrasında Roma İmparatorluğu’nun genişlemesiyle Antalya, Roma’nın önemli bir eyaleti olan Pamfilya’nın merkezlerinden biri haline gelmiştir. Roma döneminde şehirde önemli kamu yapıları inşa edilmiş; tiyatrolar, hamamlar, yollar ve su kemerleri gibi mimari eserler şehrin gelişimini simgeler.

Özellikle Aspendos Tiyatrosu, Roma döneminin en iyi korunmuş yapılarından biri olarak günümüzde de dikkat çekmektedir. Antalya’nın limanı, Roma İmparatorluğu’nun Akdeniz ticaretinde kilit rol oynamıştır.

Bizans Dönemi

Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasının ardından Antalya, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. Bu dönemde şehir, hem askeri hem de dini merkez olarak önem kazanmıştır. Bizans döneminde inşa edilen kiliseler, surlar ve diğer yapılar şehrin tarihi dokusuna katkı sağlamıştır.

Ancak Bizans dönemi, Antalya için aynı zamanda zorluklarla dolu bir dönemdir. Şehir, özellikle Arap ve diğer Akdeniz korsanlarının saldırılarına maruz kalmış, zaman zaman el değiştirmiştir. Bu dönemde Antalya’nın savunmasını güçlendirmek amacıyla kale ve surlar inşa edilmiştir.

Selçuklu ve Beylikler Dönemi

11.yüzyıldan itibaren Anadolu’nun Türkleşmesi süreci başlamış, 13. yüzyılda ise Antalya Selçuklu hakimiyetine geçmiştir. 1207 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad, Antalya’yı fethederek şehri önemli bir liman ve ticaret merkezi haline getirmiştir.

Selçuklular döneminde Antalya’da birçok cami, medrese, kervansaray ve hamam inşa edilmiştir. Bu dönemde şehir, İslam kültürünün etkisiyle mimari ve sosyal açıdan önemli bir gelişim yaşamıştır. Kaleiçi bölgesi, Selçuklu ve sonraki dönem mimarisinin en güzel örneklerini bünyesinde barındırır.

Anadolu’nun siyasi parçalanması sırasında Antalya, kısa sürelerle farklı beyliklerin eline geçmiş, ancak 15. yüzyılda Osmanlılar tarafından kesin olarak topraklarına katılmıştır.

Osmanlı Dönemi

Antalya, 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli bir eyaleti olmuştur. Osmanlı yönetimi altında şehir, ticaret yollarının kavşak noktasında bulunması ve limanıyla ekonomik açıdan canlılığını korumuştur.

Osmanlı döneminde şehirde birçok sosyal ve dini yapı inşa edilmiş, halkın yaşam kalitesi yükseltilmiştir. Limanın güvenliği artırılmış, ticaret faaliyetleri desteklenmiştir. Bu dönemde Antalya, Akdeniz’in doğu kıyılarında Osmanlı hakimiyetinin önemli merkezlerinden biri olmuştur.

Cumhuriyet Dönemi ve Modern Antalya

1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Antalya da yeni devletin idari yapısına dahil edilmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Antalya, küçük bir liman kenti ve tarım bölgesi olarak kalmıştır. Ancak 1950’lerden sonra turizmin gelişmesiyle şehir hızla büyümeye başlamıştır.

Günümüzde Antalya, Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biridir. Tarihi dokusunu koruyarak, modern oteller, havaalanları, yollar ve diğer altyapı yatırımlarıyla Akdeniz’in turizm başkenti olmuştur. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist, tarihî ve doğal güzelliklerini keşfetmek için Antalya’yı ziyaret etmektedir.

Antalya’nın Tarihsel Mirası

Antalya ve çevresi, çok sayıda antik kente ev sahipliği yapar. Bunların başında Perge, Aspendos, Side, Termessos, Phaselis gibi yerleşimler gelir. Bu antik kentler, farklı medeniyetlerin mimari ve kültürel zenginliklerini günümüze taşımaktadır.

Kaleiçi bölgesi, şehrin tarihi kalbidir ve Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait birçok tarihi eseri barındırır. Dar sokakları, Osmanlı döneminden kalma ahşap evleri, camileri ve hamamlarıyla Antalya’nın tarihini soluklamak mümkündür.

Şehre Geri Dön