81 İl Türkiye Rehberi

Adıyaman - Tarihçesi

Antik Çağlardan İlk Yerleşimlere (Paleolitik Dönem – M.Ö. 3000)

Adıyaman, Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Şehrin tarihî geçmişi Paleolitik Çağ’a, yani yaklaşık 40.000 yıl öncesine kadar uzanır. Palanlı Mağarası, bölgedeki en eski yerleşim izlerini barındırır. Bu mağarada yapılan arkeolojik kazılarda çakmak taşından yapılmış aletler, hayvan kemikleri ve mağara resimleri bulunmuştur. Bu veriler, bölgede avcılık ve toplayıcılık yapan toplulukların yaşadığına işaret eder.

Neolitik ve Kalkolitik dönemlerde Adıyaman çevresi, Fırat Nehri'nin sunduğu su kaynakları nedeniyle cazip bir yerleşim alanı haline gelmiştir. Samsat Höyüğü, Tille Höyük, Pirin Höyük ve Direkli Mağarası, bölgenin bu dönemlerde de önemli bir yaşam merkezi olduğunu göstermektedir.

Tunç ve Demir Çağı – Hitit Etkisi

Adıyaman, M.Ö. 3000’lerden itibaren Mezopotamya uygarlıklarıyla Anadolu medeniyetleri arasında köprü rolü üstlenmiştir. Bu dönemde Hurri-Mitanni, Hitit ve ardından Asur etkisi altına girmiştir. Hitit İmparatorluğu'nun sınırları içinde kalan Adıyaman toprakları, tılsımlı anıtlar ve kaya kabartmaları ile donatılmıştır. Özellikle Gerger ilçesindeki Kaya Yazıtları, Hitit hiyeroglifleri açısından önem taşır.

Kommagene Krallığı (M.Ö. 163 – M.S. 72)

Adıyaman’ın tarihinde en özgün ve etkileyici dönemlerden biri Kommagene Krallığı dönemidir. Kommagene, hem Grek hem Pers kültürlerini sentezleyen, bağımsız ve yarı Helenistik bir krallıktı. Başkenti Samosata (bugünkü Samsat) idi. En ünlü kralı I. Antiochos Theos, tanrılarla aynı seviyede olduğunu iddia eden ve bu iddiasını anıtsal yapılarla destekleyen bir hükümdardı.

Nemrut Dağı’nın zirvesinde inşa edilen tümülüs, dev tanrı heykelleri ve anıtsal yazıtlar bu dönemin en dikkat çekici kalıntılarıdır. Aynı zamanda Arsameia (Kahta), Karakuş Tümülüsü ve Cendere Köprüsü de Kommagene dönemine ait önemli yapılardır.

Roma ve Bizans Dönemi (M.S. 72 – 638)

Kommagene Krallığı, M.S. 72 yılında Roma İmparatorluğu tarafından ilhak edilmiştir. Böylece bölge, Roma’nın doğu sınırını teşkil eden bir garnizon şehri hâline gelmiştir. Roma döneminde şehirleşme artmış, yollar, su kemerleri, tapınaklar ve tiyatrolar inşa edilmiştir. Samosata, Roma döneminde kültürel bir merkez haline gelmiş; ünlü filozof Lukianos burada doğmuştur.

Bizans döneminde bölge Hristiyanlaşmış, çok sayıda manastır ve kilise yapılmıştır. Ancak bu dönem aynı zamanda Sasani akınları, iç isyanlar ve salgınlarla da zorluk içinde geçmiştir.

İslamiyet’in Gelişi ve Emevi-Abbasi Egemenliği (638 – 1085)

Hz. Ömer döneminde (M.S. 638), İslam orduları tarafından fethedilen Adıyaman, Ruhâ (Urfa) ve Dımaşk (Şam) merkezli eyaletlere bağlanmıştır. Bölgede Arap-İslam kültürü hızla yayılmış; camiler, mescitler ve kervansaraylar inşa edilmiştir. Adıyaman bu dönemde, İslamî ilimlerin öğrenildiği bir ilim merkezi konumuna da gelmiştir.

Emeviler ve daha sonra Abbasiler döneminde şehir bazen huzurlu, bazen de mezhep çatışmaları nedeniyle çalkantılı yıllar geçirmiştir.

Türklerin Gelişi – Selçuklu ve Artuklu Dönemi (1085 – 1260)

Malazgirt Savaşı’nın ardından Türkler Anadolu’ya kalıcı şekilde yerleşmeye başlamış, 1085’te Adıyaman da Türklerin egemenliğine girmiştir. Büyük Selçuklular, ardından Artuklular, bölgede hâkimiyet kurmuştur. Selçuklu mimarisi bu dönemde camiler, kümbetler ve medreselerle şehir siluetini belirlemiştir. Türk-İslam kültürü, şehir dokusuna derinlemesine işlemiştir.

Memlükler, Dulkadiroğulları ve Osmanlı Dönemi (1260 – 1922)

Moğol istilasından sonra bölge kısa süreli karışıklık yaşasa da Memlüklerin kontrolüyle yeniden istikrara kavuşmuştur. 14. yüzyıldan itibaren Dulkadiroğulları Beyliği Adıyaman’da etkili olmuştur. Nihayetinde 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Seferi ile Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Osmanlı döneminde Adıyaman, Malatya'ya bağlı bir kaza (ilçe) statüsünde yönetilmiştir. Tütün, üzüm, pamuk gibi ürünlerin üretildiği ve vergi sistemiyle Osmanlı ekonomisine katkı sağladığı bilinmektedir. Bu dönemde birçok hamam, cami, han ve köprü inşa edilmiştir. Ulu Cami, Eskisaray Camii, Kahta Kalesi bu dönemden kalan önemli yapılardandır.

Milli Mücadele Dönemi (1919 – 1923)

Adıyaman, resmen işgal edilmese de çevresindeki kentlerin (özellikle Urfa, Antep ve Maraş) Fransızlar ve Ermeniler tarafından işgal edilmesiyle baskı altında kalmıştır. Bölge halkı, özellikle Kahta, Besni, Gerger ve Samsat gibi ilçelerden gelen kuvvetlerle Kuvâ-yi Milliye'ye destek vermiştir.

Besni’nin Fransızlar tarafından kuşatılması, halkın organize şekilde direnişe geçmesini tetiklemiştir. Yerel liderlerden Seyit Ahmet, Kâzım Efendi, Hacı Fehmi Bey gibi isimler, sivil halkla birlikte gönüllü müfrezeler kurarak düşman birliklerine karşı gerilla tarzı saldırılar düzenlemişlerdir.

Kahta, Gerger ve çevresi, Anadolu içlerine sızan düşman çetelerine karşı savunma hattı görevi görmüştür. Cephane ve lojistik yardım, çevre illerden gizlice temin edilmiş, halk hem maddi hem manevi olarak büyük fedakârlıklar yapmıştır.

1921’de Fransızlar ile Ankara Hükümeti arasında imzalanan Ankara Antlaşması sonrası bölgedeki tehdit azalmış; ancak halkın bu süreçte gösterdiği cesaret, Adıyaman’ın ulusal direnişteki yerini kalıcı olarak belirlemiştir.

Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası (1923 – Günümüz)

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Adıyaman, Malatya’ya bağlı kalmaya devam etmiş, ancak 1954 yılında TBMM kararıyla il statüsüne kavuşmuştur. 1960'lı yıllardan itibaren sulama projeleri, baraj inşaatları ve tarımda makineleşme ile şehirde büyük bir değişim başlamıştır. Atatürk Barajı’nın yapılmasıyla birlikte hem göç hem ekonomik canlılık artmıştır.

Bugün Adıyaman; sanayi, tarım, kültür ve turizm açısından gelişen, aynı zamanda tarihî dokusunu koruyan ender şehirlerimizden biridir. 2023 depremi, şehirde ciddi yıkıma yol açmışsa da, yeniden yapılanma ve sosyal dayanışma ile Adıyaman yeniden ayağa kalkmaktadır.

Şehre Geri Dön